Türkiye’de Gaziler Görev Sonrası Hayat

Türkiye’de Gaziler: Görev Sonrası Hayat

Gazilik, Türk toplumsal hafızasında özel bir mertebe olarak kabul edilir. Ancak bu ayrıcalıklı bakış, çoğu zaman pratikte karşılığını bulmaz.
Getting your Trinity player ready...

Gazilik, Türk toplumsal hafızasında özel bir mertebe olarak kabul edilir. Ancak bu ayrıcalıklı bakış, çoğu zaman pratikte karşılığını bulmaz. Savaşın ve çatışmanın fiziksel yükünü taşıyan, psikolojik travmalarla boğuşarak sivil hayata dönen gaziler, emeklilik sonrası yalnızca sınırlı ve yüzeysel destek mekanizmalarıyla baş başa kalmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından sağlanan seyahat indirimi, faizsiz konut kredisi ya da kamu istihdamı gibi olanaklar, temel sosyal yardım zemini oluştursa da bu desteklerin psikososyal boyutu büyük ölçüde göz ardı edilmektedir.

Görev süresi biten gaziler, toplumsal hayatın içine karışmakta zorlanmakta, çoğu zaman geçmişleriyle tek başlarına yüzleşmektedir. Devletin gazilere yönelik yaklaşımı büyük ölçüde “maddi telafi” modeline dayanır: belli bir meblağ verilir, bazı haklar tanınır ve bireyden sessizce yaşaması beklenir. Oysa çağdaş refah devletlerinin anlayışı yalnızca ekonomik değil; psikolojik, sosyal ve kültürel rehabilitasyonu da kapsamalıdır. Çünkü devlet, vatandaşı için var olan bir yapıdır, özellikle de onun için hayatını riske atmış bireyler söz konusu olduğunda.

Gazilik kimliği, zamanla yalnızca bir unvan değil, bir yaşam biçimine dönüşebilir. Bu durum, sivil topluma yeniden entegre olmayı daha da zorlaştırır. Castro ve Truusa (2019), gazileri kültürel olarak birer “göçmen” gibi tanımlar: askeri kültürden sivil hayata geçerken birey bir kimlik değişimi, bir adaptasyon süreci yaşar. Bu süreçte psikolojik ve sosyal destek mekanizmalarının eksikliği, bireyin yalnızlaşmasına ve toplumdan kopmasına yol açabilir. Brewster (2020) ise, gazilerin güçlü kimlik bağlarıyla birbirlerine tutunabildiklerini ancak sivil toplumun bu kimliği yeterince anlamaması nedeniyle dışlanmışlık hissinin güçlendiğini vurgular. Askerî deneyimlerin ortaklığı, gaziler arasında bir “fiktif akrabalık” – yani ortak deneyim ve travmaların yarattığı sembolik kardeşlik – duygusu yaratırken toplumun geri kalanıyla empati kurma zemini giderek daralır. “Fiktif akrabalık” kavramı, Benedict Anderson’ın “hayali cemaat” yaklaşımına benzer şekilde, ortak travma ve dayanışma duygusuyla kurulan sembolik kardeşlik ilişkilerini tanımlar (Burke, 1997).

Gazilik kimliğinin psikososyal refah üzerindeki etkisi, ABD gibi ülkelerde yapılan ampirik araştırmalarla da desteklenmektedir. Özellikle “gazilik kimliğini” güçlü hisseden bireylerin intihar ve depresyon gibi eğilimlerden daha az etkilendiği saptanmıştır (Tsai, 2016; Dillahunt-Aspillaga, 2022). Bu bağlamda, Türkiye’de gazilik kimliğinin hem yasal hem de kültürel düzlemde tanınması, psikolojik iyilik hâlinin sağlanması açısından hayati önemdedir.

Türkiye’de, bu tabloyu daha ağırlaştıran bir durum daha vardır: tanınmamış ya da “malûl sayılmayan gaziler” meselesi. Resmî statüye alınmamış bu bireyler, hem hukuki korumadan yoksun kalmakta hem de toplumsal meşruiyet açısından ciddi bir görünmezlikle karşı karşıya bırakılmaktadır. Türk hukukunda gazilik statüsü, 2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gibi düzenlemeler çerçevesinde tanımlanır. Ancak en belirleyici unsur, Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’dir. Bu yönetmelikte, bir bireyin “malûl” sayılıp sayılmayacağına ilişkin kriterler ve sağlık derecelendirmeleri yer alır. Eğer bir birey bu yönetmelik kapsamında malûl kabul edilmezse, fiilen çatışmalara katılmış, yaralanmış ya da tedavi görmüş olsa bile, resmî anlamda “gazi” olarak tanınmaz. İşte bu noktada “malûl sayılmayan gaziler” adı verilen bir gri alan oluşur.

Özsoy (2023) tarafından yapılan saha araştırması, malûl sayılmayan gazilerin resmi olarak tanınmamasının gazilik kimliğini zedelediğini ve bireyde derin bir psikolojik yıpranmaya neden olduğunu göstermektedir. Bu durum, yalnızca bireysel bir mağduriyet değil aynı zamanda toplumsal bir utanç vesikasıdır.

Türkiye’de gazi olmak, çoğu zaman yalnızca sembolik değerler üzerinden tanımlanır. Devletin sunduğu ulaşım indirimi, konut kredisi ya da istihdam önceliği gibi destekler, bireyin yaşadığı ruhsal yükün yanında oldukça yetersiz kalmaktadır. Özellikle depresyon, kaygı bozuklukları ve intihar eğilimleri gibi ciddi sorunlara dair sistematik kamu araştırmaları dahi yoktur. Hâkim anlayış, gazileri yalnızca “fiziksel olarak yaralı” bireyler olarak görmekle sınırlıdır. Oysa savaşların en derin yarası, zihinde açılır, bu yaralar ise yıllar sonra dahi kolayca kabuk bağlamaz.

Oysa Amerika Birleşik Devletleri bu konuda farklı bir çizgi izlemektedir. ABD’de gaziler yalnızca bireyler değil, kolektif bir değer olarak algılanır. “Thank you for your service”[1] ifadesi, yalnızca bir kibarlık değil derin bir toplumsal şükran kültürünün ürünüdür (Adler, 2011). Bu yaklaşım, güçlü bir kurumsal altyapıyla desteklenmiştir. Veterans Affairs[2] sistemi, federal düzeyde faaliyet gösteren ve 1930 yılında kurulan devasa bir kamu kurumu olup gazilerin tıbbi, psikolojik, sosyal ve ekonomik gereksinimlerine yanıt vermeyi amaçlamaktadır (U.S. Department of Veterans Affairs, 2023). VA; 1500’den fazla sağlık tesisi, 170 tıbbi merkez ve yüzlerce yerel ofis aracılığıyla hizmet sunar. Gaziler, VA üzerinden hastanelere, terapilere, iş danışmanlığına, bağımlılık tedavisine ve barınma desteğine erişebilir. VA’nin “Genel Kapsayıcı Sağlık” gibi yeni nesil programları, yalnızca semptom odaklı değil bireyin tüm yaşam dinamiklerini merkeze alan bütüncül bir bakım anlayışına dayanır (U.S. Department of Veterans Affairs, 2023). GI Bill gibi politikalarla gazilere eğitim bursları sağlanmakta, gaziler tarafından kurulan işletmeler kamu ihalelerinde öncelikli olarak desteklenmektedir (Brewster, 2020; Truusa & Castro, 2019). Ayrıca çok sayıda sivil toplum kuruluşu da gaziler için sosyal ağlar kurmakta ve onların toplumsal entegrasyonunu kolaylaştırmaktadır (Tsai, 2016).

Türkiye’de ise bu tür bütüncül ve sürdürülebilir bir kurumsal yapıdan yoksunluk dikkat çeker. Gazilere yönelik hizmetler çoğunlukla dağınık, geçici ve semboliktir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, SGK ve yerel idareler arasında dağılmış olan bu sistematik olmayan hizmetler, bir VA eşdeğeri oluşturamamaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin gazilere yönelik merkezî ve uzmanlaşmış bir kurum inşa etmesi, yalnızca hizmet sunumunu kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda bu bireylerin toplumsal statüsünü de güçlendirir. Gazilik, yalnızca fiziksel bir kaybın karşılığı değil devletin sürdürülebilir bir sadakat ilişkisini tesis etmesi gereken bir aidiyet alanıdır. Türkiye’nin de bu yönde adımlar atması hem bireysel onarımı hem de toplumsal vicdanı güçlendirecektir.

Bu sessizlik, özellikle Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde “çözüm süreci” olarak adlandırılan dönemde daha da belirginleşmiştir. Siyasilerden kanaat önderlerine, yerel aktörlerden medya temsilcilerine kadar birçok kesimin sesi bu süreçte duyulmuşken, gazilerin sesi sistematik biçimde bastırılmıştır. Terörle mücadelede en ön saflarda yer alan, arkadaşlarını kaybeden ve bedenlerinden parçalar veren bu insanlar, “rahatsızlık kaynağı” gibi görülmüş, görüşlerine başvurulmamış, yaşadıkları acılar dikkate alınmamıştır. Oysa barışa karşı olmadıkları açıktır. Ancak onlara “siz ne hissediyorsunuz?” diye soran da olmamıştır. Bu yalnızca etik bir eksiklik değil aynı zamanda toplumsal hafızanın tahribidir.

Barış, yalnızca silahların susmasıyla değil adaletin sağlanması, tüm kesimlerin sesinin duyulmasıyla mümkündür.

Ne Yapmalı?

Türkiye’nin gazilere yönelik politikalarının dönüştürülmesi bir zorunluluktur. Öncelikle VA benzeri kapsamlı bir Gazi Destek Kurumu kurulmalı, bu kurum yalnızca sağlık hizmetlerini değil psikolojik danışmanlık, istihdam rehberliği, aile desteği ve sosyal entegrasyonu da kapsayan çok boyutlu bir yapı sunmalıdır. Gazilerle ilgili veriler düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılmalı, bu konuda akademik araştırmalar desteklenmeli ve toplumsal farkındalık artırılmalıdır.

Sivil toplum örgütleri teşvik edilmeli, yerel yönetimlerin gazilere özel danışma ve destek merkezleri açmaları desteklenmelidir. Yeni barış veya çözüm süreçlerinde gaziler yalnızca törenlerde değil karar mekanizmalarında, müzakere süreçlerinde ve strateji planlamalarında aktif olarak yer almalıdır. Toplumda “gaziye teşekkür” refleksi bir kültür haline getirilmeli, bu amaçla kamu spotları, dizi ve filmlerle bilinç artırıcı çalışmalar yapılmalıdır.

Gazilik tanımı daha kapsayıcı hâle getirilmeli, “malûl sayılmayan gaziler”in yaşadığı manevi travma azaltılmalı ve bu kişilere eşit erişim sağlayacak yasal reformlar yapılmalıdır (Özsoy, 2023). Psikososyal destek sistemleri kurulmalı, gazilerin anlatıları toplumla buluşturulmalı ve kamu işleyişinde sembolik değil aktif roller verilmelidir.

Gazilik bir mertebe olarak saygı görmelidir ancak bu saygı yalnızca anma törenlerinde değil günlük yaşamın içinde, hizmetlerde, politikalarda ve toplumsal ilişkilerde de hissedilmelidir.

Kaynakça

Brewster, L., Ratliff, S., Sowden, A., & Brown, J. (2020). What makes a veteran? Journal of Veterans Studies, 6(1), 68–81. https://doi.org/10.21061/jvs.v6i1.152

Burke, P. (1997). Varieties of cultural history. Cornell University Press.

Castro, C. A., & Truusa, T. T. (2019). Social and psychological risk and protective factors for veteran well-being: The role of veteran identity and its implications for intervention. Frontiers in Psychology, 10, 2673. https://doi.org/10.3389/fpsyg.2019.02673

Dillahunt-Aspillaga, C., Haskins, E. C., Rozzell, M., & Lind, J. D. (2022). Veteran identity and well-being: A systematic review of the literature. Journal of Veterans Studies, 8(1), 45–61. https://doi.org/10.21061/jvs.v8i1.303

Truusa, T. T., & Castro, C. A. (2019). Point of connection: Veteran identity and reintegration. Journal of Veterans Studies, 5(1), 65–77. https://doi.org/10.21061/jvs.v5i1.85

Tsai, J., Sippel, L. M., Mota, N., Southwick, S. M., & Pietrzak, R. H. (2016). Longitudinal course of posttraumatic growth among US military veterans: Results from the National Health and Resilience in Veterans Study. Depression and Anxiety, 33(1), 9–18. https://doi.org/10.1002/da.22371

Özsoy, M., Aktaş, B., & Kaya, F. (2023). Malûl sayılmayan gazilerin sosyal güvenlik sorunları ve psikososyal etkileri. Sosyal Politikalar Dergisi, 11 (2), 45–63.

Dipnotlar

[1] “Thank you for your service” yani “Hizmetleriniz için teşekkür ederiz” ifadesi Amerikan toplumu içerisinde özellikle 9/11 olaylarından sonra gittikçe yaygınlaşarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu ifade sivil hayata geçiş yapan gazilere şükran ve minnettarlık göstermek için kullanılır.

[2] Veteran Affairs – Gazilik İşleri- ABD Federal Hükümeti’ne bağlı bakanlık düzeyinde bir kurumdur. Bu noktadan itibaren kolaylık olması nedeniyle kısaltması olan “VA” şeklinde ifade edilecektir.