|
Getting your Trinity Audio player ready...
|
27 Ekim 2022’de göreve başlayan Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudanî döneminde Türkiye–Irak ilişkilerinin tarihteki en verimli seviyesine ulaştığını söylemek mümkündür. Sudanî görevde olduğu üç yıl boyunca Türkiye’yi iki kez ziyaret etmiş, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Bağdat ve Basra’ya karşılıklı ziyaretlerde bulunmuştur. Bu ziyaretlerde, toplam 26 antlaşma imzalanmış, özellikle güvenlik, enerji, su ve lojistik alanlarında çok katmanlı iş birliği dönemi başlamıştır.
Türkiye’nin Irak politikasında öne çıkan iki stratejik başlık: Kalkınma Yolu Projesi ve Su İş Birliği Anlaşmasıdır. Bu projeler ekonomik olduğu kadar jeopolitik bütünleşme girişimleridir. Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’nin ticaret yollarını etkili ve verimli kullanabilmesi açısından büyük önem verdiği bir proje olarak göze çarpmaktadır. 2024’te Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında imzalanan mutabakatla proje kurumsallaşmış; Kerkük ve Musul hattı bu güzergâhta yer alması sebebiyle Kalkınma Yolu’nun ve projenin oluşturacağı imkânların doğal merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Kerkük ve Musul’da ikamet eden Türkmenlerin de bu projenin öncü olacağı ticari ilişkilerin ve kalkınma stratejisinin önemli bir paydaşı olacağı muhakkaktır.
Kalkınma Yolu Projesi’nde rol alabilme kapasitesini göstermek, projelerde dışlanan değil karar mekanizmalarına katılan ve projenin çıktılarından pay alan konumunda bulunmak, Türkmen siyasetinin ve önde gelenlerinin değerlendirebileceği büyük bir fırsat olmakla birlikte tarihi bir dönüm noktasında önemli bir sorumluluk olarak da ortada bulunmaktadır. Projelerin gündemde olduğu ve Türkiye-Irak ilişkilerinin olumlu seyrettiği bu dönem, Türkmen milletvekillerinin yeni hükümette bakanlık düzeyinde roller üstlenebilmesi için önemli bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat Türk dış politikasında karar alıcıların her zaman vurguladığı Iraklı soydaşlarımızın Türkiye-Irak ilişkilerinde oynadığı rolün kurumsallaşması ve bütün tarafların kazanmasını sağlaması için önem arz etmektedir. Bütün bu gelişmelerin paralelinde 2023 yılının Aralık ayında yapılan yerel seçimler ve 11 Kasım 2025 tarihinde gerçekleştirilen Irak Parlamentosu seçimlerinde Türkmen siyasetinin Kerkük özelinde gösterdiği performansın değerlendirilmesi Türkiye’nin Irak politikasının ve Türkmenlerin Irak’taki siyasi varlığının planlanması için önemli göstergeler sunmaktadır.
2023 Yerel Seçimleri: Kaybedilen Güven ve Bozulan Denge
Geçtiğimiz hafta Irak’ta yapılan milletvekilliği seçimlerinde Kerkük’te sandığa yansıyan sonucun Türkmen kimliğinin temsilinin Irak siyasetindeki yerini yeniden tartışmaya açacak bir noktaya getirdiğini söylemek mümkündür. Bu seçim, kimlik bilinci ile kurumsal kapasite arasındaki uçurumun derinleştiği, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerle temsilcileri arasındaki bağın zayıfladığı bir sürecin yansımasıdır. Artık Türkmen siyaseti sadece Kerkük’ün iç dengeleriyle değil, Irak’ın bütüncül siyasi yapısı içinde yeniden tanımlanmak zorundadır. 2025 seçimlerinde ortaya çıkan tablo, aslında 2023 yerel seçimlerinde yapılan stratejik hataların doğal sonucudur ve konular birbirinden ayrı ele alınmamalıdır.
2023’te Irak’ta gerçekleşen yerel seçimler birçok açıdan tarihi bir öneme sahip olarak nitelendirilmişti. 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından başlayan ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile Bağdat arasında yıllar içinde çekişmelere sahne olan Kerkük’ün statüsü tartışmaları 2005 yılından sonra Kerkük’te yerel seçimlerin hiç yapılmamış olması sonucunu getirmişti. 2017’de yapılan bağımsızlık referandumunun Kerkük’ü de içine alan bölgede yapılması ve askeri kontrolün peşmergede mi yoksa Irak Ordusu’nda mı olacağı gibi sorular 18 yıl sonra Kerkük’te yapılacağı açıklanan yerel seçimleri bir hakimiyet mücadelesi haline getirmişti. Irak’taki seçim mevzuatı gereği valiyi seçecek on altı temsilcinin seçileceği seçime Irak’taki Türkmen partilerinin büyük çoğunluğunun desteklediği listeyle gidilmesi, Irak Türkmenleri arasında bir birlik sağlamış ve önemli bir motivasyonun ortaya çıkmasına neden olmuştu. Seçim sonuçları ise büyük oranda bir hüsrana neden oldu. Valiyi seçecek on altı il genel meclis üyesinin yalnızca ikisi Birleşik Irak Türkmen Listesi’nden seçilebildi. Türkmen siyasetinin dışında kalmayı tercih ederek daha dinî ve mezhepçi bir politikayı güden Türkmenlerin aldığı 20 binin üzerinde oy da düşünülünce Irak Türkmenlerinin tek listede seçime girme iddiası da Kerkük’ün Türkmen kimliğinin vurgulanması hedefi de ıskalanmış oldu. On sekiz yıl sonra Türkmenler için doğan önemli bir fırsat böylece kaçırılmıştı. Bu seçimde diğer Türkmen adaylardan daha fazla oy alarak seçilen ve bunu eski ITC başkanı Erşat Salihi’nin desteğine borçlu bulunan Ahmet Remzi Köprülü’nün ilan ettiği zafer, tıpkı Kasım 2025 seçimlerinden sonra Erşat Salihi’nin ilan ettiği zafer gibi Türkmen siyasetçilerin arasındaki rekabete dair bir mesajdan öte anlam taşımıyordu. 16 sandalyeden 2’sinin elde edilmesinin bir zafer gibi kutlanması Türk kamuoyunda sanki Türkmenlerin güçlendiği bir atmosferin varlığına dair bir algı yaratmış, gerçek kayıpların görünmez hâle gelmesine yol açmıştır.
Bu durum, Türkmen meselesinin güçlü siyasetçilerin kişisel mücadele ve zaferlerinden çıkarılıp kurumsal temsil ve topyekûn bir siyasi mücadeleye taşınması gerektiğini gösterse de 2023 yılındaki yerel seçimlerde yapılan hataların tekrarlanmasına engel olamamıştır. Yerel seçim sonuçlarının Türkmenler açısından sandıkta yarattığı hayâl kırıklıklarına Bağdat’ta kurulan pazarlık masaları neticesinde Türkmenler açısından en kötü senaryonun gerçekleşmesinin, “Ya Kerkük Ya Savaş” sloganlarıyla Kerkük’ün Kürtleştirilmesi söylemini en çok sahiplenen Talabani’nin partisinden bir valinin seçilmesinin engellenememesinin de eklenmesiyle genel seçimlere giderken küskün Türkmen seçmen sayısının gittikçe arttığını söylemek de mümkündür.
2023 Yerel Seçim Sonuçlarının Genel Seçime Giden Sürece Etkisi
Türkmenlerin ve Türkmen siyasi temsilcilerinin dışlandığı bir sürecin ardından Kerkük’te valilik koltuğuna oturan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) adayı Rebwar Taha’nın idaresinde, Kerkük’ün yerel yönetimi ile Türkmenlerin bağlarının tamamen koptuğunu söylemek mümkündür. Valilik makamı, tarafsızlığın merkezi olması gerekirken 2025 genel seçimleri öncesinde KYB ve Kürt partiler lehine bir siyasi propaganda aracına dönüşmüştür. Rebwar Taha, sahip olduğu idari imkânları kendi milletvekili adaylığını desteklemek için kullanmış, bu durum da kentin dengeleri açısından 2017 öncesi gerilim dönemlerini hatırlatmıştır. Bu durumun Türkmenleri tedirgin edecek olaylara sebep olduğu açıktır.
Bu süreçte Türkmen siyaseti meşru otorite tarafından doğrudan hedef hâline gelmiştir. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Muhammed Seman’ın seçim posterlerinin kent merkezinde Kürt nüfus yoğunluklu Şorja mahallesinde yakılması ve hemen ardından Liste 217’nin (Birleşik Irak Türkmenleri Listesi’nin) ikinci sıra adayı Mardin Gökkaya’nın seçim ofisine yapılan silahlı saldırıda ölü ve yaralıların bulunması, valiliğin güvenlik mekanizmasını seçim sürecinde dahi kontrol edemediğini veya istemli yanlış yönettiğini göstermiştir. Bu yazının yazıldığı sırada Kerkük’te saldırıya uğrayan seçim ofisinde bulunan 28 Türkmen gencin tutuklu bulunuyor olması da bu durumun göstergesidir. Yaşanan bu iki olay, Türkmen seçmeninde hem adalete hem de yönetime karşı ciddi bir güvensizlik yaratmış, valilik makamının kentteki tansiyonu düşürmek yerine daha da yükselten bir aktör hâline geldiğini ortaya koymuştur. Seçimlere kısa bir süre kala, seçmen kartı alan 120 bin Türkmen’in tespit edilmiş olmasına rağmen katılımın bu sayının hayli altında kalmış olması bu düşmanca yaklaşımın ve gergin atmosferin bir sonucu olarak görülebilmektedir.
2025 Genel Seçimlerinde Alınan Sonuçlar Bize Neler Söylüyor?
Birleşik Irak Türkmenleri Listesi (217), 2025 seçimlerinde 66.175 oy alarak iki sandalye kazanmıştır. Mezhep temelli kurulan Türkmen Kurtuluş Listesi ise 32.750 oy almış ancak sandalye elde edememiştir. Kullanılan 619.786 oyun yaklaşık olarak 99 binini alan Türkmen listelerinin 12 milletvekilliğinin yalnızca 2 tanesini kazanabilmiş olması da tam anlamıyla sağlanamamış olan siyasi birliğin ve sandığa taşınamayan Türkmen oylarının etkilerini göz önüne sermektedir.
Sandığa taşınamayan Türkmen oyları, sadece bir yorgunluk göstergesi değil, siyasete olan inanç kaybının açık göstergesidir. Seçimlere kısa süre kala yapılan propaganda çalışmaları bu sayıyı artırmak için yeterli olmadığı gibi kalıcı sorunlara karşı geçici çözüm arıyor-muş gibi yapmanın bir delili niteliğindedir.
Türkmen siyasetinde yıllardır aynı isimlerin sahada olması, seçmenle doğrudan temasın zayıflığı ve kurumsal yenilenmenin gerçekleşmemesi, Birleşik Irak Türkmenleri Listesi’ni Kerkük’te 60–70 bin bandına sıkıştırmıştır. Türkmen nüfusun yoğun olduğu Erbil, Selahaddin, Musul gibi illerde ise bu başarıyı bile sağlayamamaktadır. 2025 seçimlerinde Irak Türkmen Cephesi ülke genelinde farklı ittifaklarla toplamda dört milletvekili çıkarmıştır:
- Erşat Reşat Salihi – Kerkük
- Gülsel Muhammed Abdurrahman – Kerkük
- Gülşen Celal – Bağdat
- Züleyha İlyas Bekker – Musul
Kerkük özelinde Türkmen Kurtuluş Listesi’nin 32.750 oy almasına rağmen sandalye elde edememesi, mezhepsel ayrışmaların Türkmen birliğini nasıl parçaladığını göstermektedir. Kerkük gibi Türk kimliğinin sembolü bir kentte mezhepsel kimliğin milli kimliğin önüne geçmesi, kısa vade de anlaşılmasa dahi uzun vadede kalıcı hasarlar yaratacak bir kırılmadır.
Bu tablo, siyasetle birlikte sosyolojik kimliği de zedelemektedir. Mezhep temelli hizipçilik, ortak çıkarları zayıflatmış; Türkmen siyasetini ulusal bir güç olmaktan çıkarıp yerel kliklerin dar alanına hapsetmiştir.
Son olarak; 2003’te Irak Anayasası’yla getirilen kadın kotasının Türkmen siyasetinde olumsuz sonuçlara yol açtığını söylemek de gerekmektedir. Bahsedilen yerel kliklerin ve zaten ön planda bulunan siyasi aktörlerin tekelleşmesini güçlendirici etkisi olan kadın kotası nedeniyle 2023 yerel seçimlerinde Sevsen Ceddu’nun Kerkük erkek rakiplerinden daha az oyla meclise girmesi ve 2025 genel seçimlerinde Gülsel Muhammed Abdurrahman’ın yalnızca 1.600 oyla seçilmesine karşın Kahtan Vendavi’nin 11.200 oy almasına rağmen parlamento dışında kalması bunun somut örnekleridir. Bu sonuçlarla, seçmen nezdinde karşılığı nispeten daha yüksek olan yeni aktörler seçilememekte ve mevcut statüko kendisini güçlendirmektedir. Bu durum Türkmen siyasetinde temsil edilen ve temsilci bağını daha da zayıflatmaktadır.
Sonuç: Yapısal Yeniden İnşa ve Yeni Diplomatik Fırsatlar
Kerkük’te alınan seçim sonuçları, Türkmen siyaseti için bir yol ayrımıdır. Ocak ayında Kerkük’te yaşanması beklenen vali değişimi, sürecin iyi yönetilmesi neticesinde Türkiye lehine ve Türkmenlerle uyumlu bir yönetim modeli oluşturulması hâlinde Türkmenlerin yeniden politika yapıcı role dönmesini sağlayabilir. Kerkük’ün Musul’la birlikte Türkiye’nin Irak’taki politikalarında oynayacağı önemli role paralel olarak bu kazanımların sağlanması hayati önem taşımaktadır.
Türkiye–Irak ilişkilerinde son dönemde doğru temeller üzerine inşa edilen stratejik iş birliğinin yarattığı zeminde, Türkmenlerin bu sürecin doğal bir köprüsü olma kapasitesini göstermesi ve siyasetini bu eksende yeniden konumlandırması büyük önem taşımaktadır. Yeni hükümette kabinede yer alma ihtimali, her ne kadar dört milletvekili ile sonuçlanan bu seçim süreci bir yenilgi olarak görülse de uzun yıllardır temsil sorunu yaşayan Türkmen kimliğinin güçlendirilmesi ve kurumsal meşruiyetinin tahkimi açısından ciddi bir fırsat sunmaktadır.
Bu sürecin doğru yönetilmesi, Türkmen meselesini kişisel rekabetlerden çıkararak kurumsal yapılara dayalı güçlü bir kimlik inşasına dönüştürme potansiyeline sahiptir.