Getting your Trinity player ready...
|
Son yıllarda “derin teknoloji” (deep tech) kavramı, teknoloji ve girişimcilik ekosisteminin gündeminde daha sık yer almaya başlamıştır. Bu kavram, sadece ticari başarıdan öte, bilimsel ilerlemeye ve stratejik bağımsızlığa dayalı bir dönüşüm aracı olarak değerlendirilmektedir. Derin teknoloji, temel bilimsel keşifleri, mühendislik inovasyonlarını ve uzun soluklu Ar-Ge süreçlerini merkeze alan girişimleri kapsar. Yapay zekâdan biyoteknolojiye, ileri malzeme mühendisliğinden kuantum teknolojilerine kadar birçok disiplini içeren bu girişimler, sadece ekonomik getirilerle sınırlı kalmamakta; ülkelerin teknolojik egemenliklerini ve küresel rekabet güçlerini de doğrudan etkilemektedir (OECD, 2023).
Bu alanlardaki girişimlerin ortak özelliği ise, uzun vadeli Ar-Ge süreçleri ve yüksek teknik karmaşıklık nedeniyle, başlangıçta önemli ölçüde finansal yatırım, zaman ve nitelikli insan kaynağı gerektirmesidir. Derin teknoloji girişimleri, çoğu zaman kısa vadede ticarileşmesi zor ürün ve çözümler geliştirdikleri için klasik yatırımcı profiline hitap etmezler bu nedenle bu alanda sürdürülebilir ilerleme sağlanabilmesi için risk sermayesi destekleri, kamu teşvikleri, üniversite-sanayi iş birlikleri ve stratejik ortaklıklar büyük önem taşır. Derin teknolojinin gelişmesi; yalnızca girişimcilerin çabalarıyla değil, aynı zamanda politik kararlılık, altyapı yatırımları ve kapsayıcı inovasyon politikaları ile mümkün olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu tür girişimler, stratejik sektörlere yön vererek hem ekonomik büyümeye hem de teknolojik egemenliğe katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla, derin teknolojiye yapılan her yatırım, sadece bir girişime değil, aynı zamanda bir ülkenin gelecekteki rekabet gücüne yapılan yatırımdır.
Türkiye’de Derin Teknoloji Ekosisteminin Görünümü
Türkiye’de derin teknoloji girişimciliği hâlen erken aşamadadır ve sınırlı örneklerle temsil edilmektedir. Dealroom, Türkiye TechnoHub ve Hello Tomorrow verileri değerlendirildiğinde, Türkiye’de faaliyet gösteren girişimlerin büyük çoğunluğu yazılım odaklı, hızlı ölçeklenebilir ancak Ar-Ge yoğunluğu düşük yapılardır. Buna karşın derin teknoloji girişimleri, toplam ekosistemin %5’inden daha azını oluşturmaktadır (Dealroom, 2025).
Mevcut örnekler arasında ileri malzeme alanında faaliyet gösteren Entekno, biyoteknoloji tabanlı çözümler sunan Nanomik, yeni nesil üretim teknolojileri geliştiren CoPrint ve sürdürülebilir tarım teknolojileri üzerine çalışan Agcurate gibi girişimler öne çıkmaktadır. Bu girişimlerin ortak noktası, üniversite bağlantılı olmaları ve Ar-Ge’ye dayalı uzun vadeli bir büyüme hedefi taşımalarıdır (Hello Tomorrow, 2023).
Ancak ekosistemin genelinde bazı yapısal zayıflıklar dikkat çekmektedir. Türkiye’de derin teknoloji girişimlerinin ticarileşme oranı oldukça düşüktür ve bu durum, geliştirilen teknolojilerin pazara aktarılmasında yaşanan zorluklara işaret etmektedir. Patentlenmiş teknoloji sayısının sınırlı kalması, fikrî mülkiyet yönetiminin yeterince etkin olmadığını ve yeniliklerin koruma altına alınmasında eksiklikler bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca, üniversiteler ile teknopark altyapılarında derin teknolojiye özgü destek mekanizmalarının yaygınlaşmamış olması, bilimsel bilgi ile ticarî değer üretimi arasındaki köprünün zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Tüm bunlara ek olarak, Türkiye’de sivil alanda derin teknolojiye yönelik politika üretimi ve yönlendirici strateji geliştirme süreçleri de henüz yeterince kurumsallaşmamıştır (OECD, 2024). Bu kapsamda, Türkiye’nin sahip olduğu yüksek potansiyele rağmen derin teknoloji alanındaki etkisi sınırlı kalmakta ve küresel ölçekte sürdürülebilir bir rekabet gücü oluşturamamaktadır.
Yapısal Engeller ve Kısıtlar
1.Finansal Ekosistemin Kısıtları
Türkiye’deki yatırım ortamı, risk iştahı düşük ve kısa vadeli getiriye odaklı bir yapıya sahiptir. Bu durum, derin teknoloji girişimleri açısından önemli bir engeldir çünkü bu tür girişimler uzun Ar-Ge döngüleri, yüksek başlangıç maliyetleri ve geç nakit akışı ile karakterizedir (EIF, 2022).
Yerli girişim sermayesi fonları, çoğunlukla yazılım tabanlı SaaS girişimlerine yönelmiş durumdadır. Örneğin, 2023’te Türkiye’de toplam VC yatırımlarının sadece %6’sı derin teknoloji alanına yönelmiştir (TechnoHub, 2023). Yurt dışı fonlara erişim ise sınırlı kalmaktadır.
Avrupa’da EIF (Avrupa Yatırım Fonu) gibi kurumlar, derin teknolojiye sabırlı sermaye sağlayarak bu girişimlerin hayatta kalmasını desteklemektedir. Türkiye’de benzeri bir mekanizma bulunmamaktadır. Dolayısıyla erken aşamadaki bilimsel girişimlerin yatırımcı bulması hem zaman almakta hem de çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanmaktadır.
2.Üniversite ve Araştırma Kurumlarının Ticarileşme Gücü
Türkiye’deki üniversiteler dünya çapında yayın üretme kapasitesine sahiptir; ancak bu akademik çıktıların ticarileşmesi konusunda ciddi eksiklikler bulunmaktadır (UNCTAD, 2025). Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) kurumsal düzeyde çalışmakta zorlanmakta, spin-off üretiminde süreklilik sağlanamamaktadır.
Ticarileşme süreçlerinin aksamasında birçok yapısal unsur etkili olmaktadır. Öncelikle, akademik teşvik sisteminin odak noktası hâlâ büyük ölçüde yayın sayısına dayandığı için öğretim üyeleri patent üretimi ve girişimcilik faaliyetlerine yeterince yönelmemektedir. Bunun yanında, üniversite ile girişimcilik dünyası arasında etkili köprü mekanizmalarının eksikliği, araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüşümünü sınırlamaktadır. Üniversite-sanayi iş birliği ise çoğunlukla sembolik düzeyde kalmakta ve sistematik bir yapıya kavuşamamaktadır (OECD, 2024). Bu nedenlerle laboratuvarlarda ortaya çıkan bilimsel buluşların ürünleşme oranı oldukça düşük seyretmektedir. Ayrıca, üniversite-sanayi iş birliğini sürdürülebilir şekilde teşvik edecek finansman mekanizmalarının da yetersizliği, bu süreci daha da kırılgan hâle getirmektedir.
3.Kamu Politikalarının Yetersizliği
Türkiye’de derin teknoloji ekosistemine yönelik politika ve regülasyonlar büyük ölçüde savunma sanayii ekseninde şekillenmektedir. Bu durum, sivil alanda faaliyet gösteren derin teknoloji girişimlerinin hem stratejik yönlendirme hem de doğrudan kamu desteği bakımından büyük bir boşlukta kalmasına yol açmaktadır (NIF, 2025). OECD’nin 2023 ve 2024 raporlarında sıkça vurgulanan misyon odaklı inovasyon politikalarına Türkiye henüz tam anlamıyla adapte olamamıştır. Gelişmiş ülkelerde bu tür politikalar kapsamında, kamu destekli ön alım garantileri, kamu-özel sektör fon eşleştirmeleri, girişim hızlandırma programları ve regülasyon sandbox’ları gibi araçlar sistematik biçimde uygulanarak derin teknoloji girişimlerinin ölçeklenmesini ve ticarileşmesini kolaylaştırmaktadır (OECD, 2023). Buna karşılık Türkiye’de bu araçlar ya tamamen devre dışı bırakılmış ya da yalnızca parçalı ve etkisiz biçimde bazı teşvik programları içinde sınırlı uygulama alanı bulabilmiştir. Bu nedenle, derin teknoloji girişimlerinin gelişimi için gerekli kurumsal ve finansal altyapı bütünlüğü sağlanamamaktadır.
4.İnsan Kaynağı ve Yetenek Havuzu
Derin teknoloji alanında faaliyet gösterecek girişimlerin en önemli ihtiyaçlarından biri nitelikli insan kaynağıdır. Türkiye’de STEM (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarında eğitim gören öğrenci sayısı yüksek olmasına rağmen, bu öğrencilerin önemli bir kısmı yurt dışına yönelmekte veya savunma sanayiine kanalize olmaktadır. Sivil derin teknoloji girişimlerine yönelim ise sınırlıdır (AI Index, 2025).
Ar-Ge merkezlerinde, üniversitelerde ve teknoparklarda çalışabilecek, hem bilimsel hem girişimcilik yönü güçlü yetenekleri ekosistemde tutacak bir teşvik yapısı eksiktir. Bu da girişimlerin yetenek bulmasını ve ölçeklenmesini zorlaştırmaktadır.
5.Stratejik Öneriler ve Politika Araçları
Türkiye’nin derin teknoloji ekosistemini geliştirebilmesi için yalnızca bireysel girişimlerin desteklenmesi değil, aynı zamanda bu girişimlerin gelişeceği yapısal ve kurumsal ortamın da dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu dönüşüm; bütüncül, eşgüdümlü ve uzun vadeli bir ulusal stratejiyi, bu stratejiyi destekleyecek politik araçları ve sistematik uygulama kapasitesini zorunlu kılmaktadır.
5.1 Ulusal Derin Teknoloji Fonu Kurulmalı
Avrupa’da EIF (2022) ve Fransa’da Bpifrance gibi aktörler aracılığıyla oluşturulan sabırlı sermaye mekanizmaları, derin teknoloji girişimlerinin sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynamaktadır. Türkiye’de benzer bir yapının kurulması, ekosistemin kurumsallaşmasına katkı sunacaktır. “Ulusal Derin Teknoloji Fonu”, sadece deep tech odaklı olacak biçimde yapılandırılmalı; fon yönetimi şeffaf, uzmanlaşmış kadrolar eliyle yürütülmelidir. Bu fon, yalnızca sermaye sağlamakla kalmamalı; girişimcilere teknik mentorluk, inkübasyon, uluslararası ticarileşme desteği ve kamu ile iş birliği süreçlerinde rehberlik gibi kapsamlı destekler sunmalıdır. Fon ayrıca özel yatırımcıları çekmek üzere eşleştirme mekanizmaları geliştirmeli ve risk paylaşımı araçlarıyla yatırımcıları cesaretlendirmelidir.
5.2 Kamu Talebi Aracılığıyla Pazar Erişimi Kolaylaştırılmalı
Derin teknoloji ürünlerinin pazara erişimi, erken aşamada alıcı bulmakta yaşanan zorluklar nedeniyle genellikle kesintiye uğramaktadır. Bu noktada kamunun ilk kullanıcı (first adopter) olarak devreye girmesi stratejik bir politika aracı olabilir. Özellikle sağlık, tarım, çevre ve şehircilik gibi kamu hizmeti niteliği taşıyan alanlarda geliştirilen derin teknoloji çözümlerine ön alım garantileri sağlanmalı; bu tür ürünler için kamu alımları stratejik bir inovasyon politikası aracı olarak kurgulanmalıdır (OECD, 2023). Böylelikle girişimlerin ilk müşterilerini bulması kolaylaşacak ve ölçeklenmeleri hızlanacaktır.
5.3 Üniversite Girişimciliği Güçlendirilmeli
Akademik bilgi birikimi ile girişimcilik pratiklerinin kesişim alanı, derin teknoloji için vazgeçilmezdir. Bu bağlamda, üniversite bünyesinde faaliyet gösteren Teknoloji Transfer Ofislerinin (TTO) kurumsal ve mali kapasiteleri artırılmalıdır. Patent üretimi, lisanslama ve spin-off kuruluşu gibi faaliyetlerde performans esaslı teşvik sistemleri uygulanmalı; akademisyenlerin girişimcilik faaliyetlerine katılımı kolaylaştırılmalıdır. Ayrıca teknoparklar ve TTO’lar, yalnızca yerel bağlantılarla sınırlı kalmamalı; Avrupa’daki deep tech ağları ile iş birliği kurarak bilgi ve kaynak transferi sağlamalıdır (UNCTAD, 2025).
5.4 Regülasyon Sandbox’ları ile Deneysel Ortamlar Yaratılmalı
Derin teknolojilerin büyük bir bölümü mevcut yasal çerçevelerin ötesinde belirsizliklerle karşı karşıyadır. Biyoteknoloji, yapay zekâ, kuantum teknolojileri gibi alanlarda girişimlerin test süreçlerine olanak sağlayan, yasal riskleri minimize eden ve kamu ile koordine edilen “regülasyon sandbox” mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu yapılar, hem kamu otoriteleri hem de girişimler için karşılıklı öğrenme alanı sağlayacak; yasal düzenlemelerin inovasyonu kısıtlamasının önüne geçecektir (NIF, 2025).
5.5 Uluslararasılaşma ve Yetenek Çekme Stratejileri Geliştirilmeli
Türkiye’deki derin teknoloji girişimlerinin uluslararası rekabet gücünü artırmak için küresel finansman kaynakları, bilgi ağları ve yetenek havuzlarıyla entegrasyon kritik önemdedir. Bu kapsamda Hello Tomorrow, EIC Pathfinder ve NATO Innovation Fund gibi platformlara aktif katılım sağlanmalı; Türkiye menşeli girişimler bu mekanizmalarla eşleştirilmelidir. Ayrıca yurtdışındaki Türk bilim insanları ve mühendislerle köprü kurulmalı; diaspora yetenekleri ekosisteme dahil edecek geri kazanım programları oluşturulmalıdır (Hello Tomorrow Türkiye, 2023).
Sonuç
Türkiye’de derin teknoloji girişimciliği, büyük bir potansiyeli içinde barındırmasına rağmen hâlâ yapısal, finansal ve kurumsal birçok engelle mücadele etmektedir. Yazılım ve hizmet tabanlı girişimlerde görülen hızlı ticarileşme ve düşük sermaye ihtiyacı, yatırımcıları bu alanlara yönlendirirken; derin teknoloji girişimleri uzun vadeli Ar-Ge süreçleri, yüksek başlangıç maliyetleri ve geç gelir akışı gibi nedenlerle sistemin dışında kalmaktadır. Bu yapı, yalnızca bireysel girişimlerin çabalarıyla aşılabilecek bir engel değildir.
Derin teknoloji girişimlerinin başarılı olabilmesi için sabırlı ve stratejik yatırım kaynaklarına ihtiyaç vardır. Özellikle erken aşamada yüksek risk taşıyan bu girişimler, klasik risk sermayesi yaklaşımının ötesinde bir anlayışla desteklenmelidir. Çünkü bu girişimler çoğu zaman 3-5 yıl içinde gelir üretmeyen, ancak potansiyel olarak hem yerli hem de küresel düzeyde kritik etki yaratabilecek teknolojiler üzerinde çalışmaktadır. Bu da demektir ki, girişimin başarılı olması sadece bilgi, vizyon ve azim değil, aynı zamanda uzun soluklu finansal destek gerektirir.
Bu noktada kamu desteklerinin, stratejik fonların ve kurumsal yatırımcıların rolü hayati hale gelmektedir. Avrupa’da EIF, Fransa’da Bpifrance gibi kurumların yaptığı gibi, Türkiye’nin de sadece deep tech odaklı çalışan uluslararası ölçekte rekabetçi bir fon yapısı kurması gerekmektedir. Ayrıca kamu alımları, regülasyon sandbox’ları ve ön alım garantileri gibi pazara erişim kolaylaştırıcı araçlarla yatırımın geri dönüş süreci hızlandırılabilir.
Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminde derin teknolojiye ayrılan payın artması, yalnızca teknolojik bağımsızlığı değil; sürdürülebilir kalkınmayı, yüksek katma değerli üretimi ve nitelikli istihdamı da beraberinde getirecektir. Bu nedenle, bu alana yapılacak yatırımlar yalnızca girişimlerin değil, bir ülkenin geleceğe dair iddiasının da göstergesidir.
Türkiye eğer derin teknolojide söz sahibi bir ülke olmak istiyorsa; girişimcilere ilham verecek, yatırımcılara güven verecek ve kamu-özel-üniversite işbirliğini kurumsallaştıracak bir yapıyı bugünden inşa etmelidir. Bu yapı, yalnızca finansman değil, aynı zamanda vizyon, altyapı ve sürdürülebilir politika bütünlüğünü de içinde barındırmalıdır.
Kaynakça:
European Investment Fund. (2022). European Investment Fund annual report. https://www.eif.org
Bpifrance. (2022). The deeptech plan shows successful results in 2021. https://www.bpifrance.com
Dealroom. (2025). Global deep tech ecosystem report. https://dealroom.co
Hello Tomorrow Türkiye. (2023). Türkiye’de derin teknoloji girişimciliği raporu. https://hello-tomorrow.org.tr
National Innovation Foundation. (2025). Defence, security and resilience: National innovation foundation policy paper. https://www.nif.org.tr
OECD. (2023). STI outlook 2023: Transformative innovation policy. https://www.oecd.org
OECD. (2024). Mission-oriented innovation strategies for science and technology. https://www.oecd.org
Stanford Institute for Human-Centered AI. (2025). Artificial intelligence index report 2025. https://aiindex.stanford.edu
TechnoHub. (2023). Türkiye startup yatırım haritası. https://turkiyetechnohub.org
UNCTAD. (2025). Science, technology and innovation policy outlook. https://unctad.org