MHP Seçmeninin Değişen Profili Ekseninde Ak Parti-Dem- MHP İş Birliğine Bakış

MHP Seçmeninin Değişen Profili Ekseninde Ak Parti – DEM – MHP İş Birliğine Bakış

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra MHP’nin izlediği politika, parti tarihinin en kritik kırılmasını yarattı. Muhalefet ettiği AK Parti’ye giderek yakınlaşan MHP, kısa süre içinde “Cumhur İttifakı” çatısı altında ittifak ortağı oldu.
Getting your Trinity Audio player ready...

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra MHP’nin izlediği politika, parti tarihinin en kritik kırılmasını yarattı. Muhalefet ettiği AK Parti’ye giderek yakınlaşan MHP, kısa süre içinde “Cumhur İttifakı” çatısı altında ittifak ortağı oldu. Bu süreçte parti içinden önce İYİ Parti, ardından İYİ Parti’den Zafer Partisi çıktı; yine de MHP, girdiği tüm seçimlerde yüzde 10 bandındaki oy oranını korumayı başardı. Kamuoyunda genellikle MHP’nin oy oranını koruması başarı olarak algılansa da bu yazıda sunulan analizler, 2015’ten bu yana MHP seçmeninin profilinde dikkat çekici değişimler yaşandığını ortaya koyuyor. Seçmen tutumundaki bu dönüşüm; saltanat, cumhuriyet ve Atatürk değerlerine bakışta AK Parti ve DEM Parti seçmeniyle benzerlik gösterirken muhalif partilerin tabanından farklılaştığını gösteriyor.

Kamuoyunun ilgisini çeken önemli noktalardan birisi, MHP’nin oy oranını nasıl koruduğu. Parti içinden önce İYİ Parti, ardından İYİ Parti’den Zafer Partisi’nin ayrılmasına rağmen MHP tüm seçimlerde %10 bandını korumayı başardı. Türkiye geneline bakıldığında bu başarı daha da çarpıcı, zira 7 Haziran 2015’te %16,3’e kadar yükselen MHP’nin oy oranının, 2023’te İYİ Parti’nin %9,6’sı ve Zafer Partisi’nin %2,2’siyle birlikte düşünüldüğünde %10’da kalması gerçekten önemli. Ancak yalnızca bu yüzdelerle yetinmek yanıltıcı olabilir, yaptığımız analizler, MHP seçmen yapısının 2015’ten bu yana evrildiğine işaret ediyor.

Aşağıda sunulan Grafik 1, MHP’nin değişen seçmen yapısına ışık tutmak için hazırlanmıştır. Grafiğin yatay eksenini oluşturan SEGE (Sosyo‑Ekonomik Gelişmişlik Endeksi), illerin eğitim, gelir, sağlık, altyapı gibi temel göstergeler ekseninde ne kadar ileri düzeyde olduğunu ölçer. Yüksek puanlı iller sosyal ve ekonomik imkânlar açısından daha avantajlı, düşük puanlılar ise görece geri kalmış kabul edilir. Dikey eksendeki değerler ise 7 Haziran 2015 ile 14 Mayıs 2023 milletvekili seçimleri arasındaki MHP’nin oy oranı değişimini yansıtır. Böylece, illerin kalkınma düzeyine göre MHP’nin nerelerde oy kaybı yaşadığını veya oyunu koruduğunu/artırdığını doğrudan görmemize imkân sağlamaktadır.

Burada dikkat çekici iki nokta mevcuttur. Bunlardan birincisi, MHP’nin iki seçim arasında oyunu artırdığı iller. Kadran I ve Kadran II söz konusu illeri içeriyor. Fakat dikkat çekici olan nokta MHP’nin oyunu artırdığı illerin önemli bir bölümünün Kadran I’de olması. Yani MHP, Ak Parti ile ittifak yaptıktan sonra, üç il hariç, oyunu artırdığı bölgelerin tamamı sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından Türkiye ortalamasının altında kalmış bölgelerdir.

Buna karşılık MHP’nin oyunu düşürdüğü iller çoğunlukta. Ancak burada dikkat çekici olan, oy düşüşü yaşanan bölgelerin yoğunluğunu sosyo-ekonomik olarak Türkiye ortalamasının üzerinde olan bölgeler oluşturmaktadır. Kadran IV söz konusu bölgeleri içermektedir. Türkiye’nin en büyük ilk üç şehrinin söz konusu kadranda bulunmasının yanında Bursa, Kocaeli, Antalya, Kırklareli, Denizli gibi sanayisi yoğun bölgelerin de olması son derece dikkate değer. Tarihsel perspektiften bakıldığında modern milliyetçilik, gelişen ticaret, sanayileşme ve şehirli kültür ekseniyle doğrudan ilişkilidir. Buna karşılık, Türk milliyetçiliğini temsil ettiğini iddia eden bir parti, sanayinin, ticaretin ve kültürel birikimin en yüksek olduğu bölgelerden giderek uzaklaşmaktadır.

Yukarıda yer verilen analizin dışında MHP’nin seçmen yapısındaki değişimi anlamak için başvurabileceğimiz yöntemlerden bir diğeri de MHP’nin il bazında aldığı oy oranıyla diğer partilerin oy oranlarını karşılaştırmak. Aşağıda yer alan Grafik 2, 2015 ile 2023 arasında MHP’nin il bazındaki oy dağılımının CHP ve AK Parti ile nasıl birlikte hareket etme veya ayrışma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Üç siyasi partinin il bazında aldığı oylar arasındaki korelasyona bakarak üç siyasi partinin seçmen yapısının illere göre birbirine ne kadar benzediğine ilişkin çıkarım yapmış olacağız.

Grafik 2’de yansıtılan ilgili analize göre 7 Haziran 2015’te MHP ile CHP’nin oy yüzdeleri arasında zayıf da olsa pozitif bir birliktelik görülmektedir (r = 0,20). Buna karşılık MHP ile AK Parti arasındaki ilişki daha güçlüdür (r = 0,46). Yani o dönemde MHP’nin güçlü olduğu iller, AK Parti’nin de görece yüksek oy aldığı, CHP ile ise ancak sınırlı bir örtüşme yaşandığı görülmektedir. Ancak 14 Mayıs 2023’e gelindiğinde ise MHP ile CHP arasındaki korelasyonu negatife (r = –0,16) dönerken MHP–AK Parti bağıntısı hâlâ 0,43 gibi belirgin bir pozitif değerde seyretmektedir. Bu da MHP seçmen yapısının CHP’den uzaklaşıp AK Parti’ye doğru yakınlaştığını, MHP’nin yerel düzeydeki destek dinamiklerinin zaman içinde CHP’yle ters yönde; AK Parti’yle ise tutarlı biçimde paralel evrildiğini ortaya koymaktadır.

MHP seçmenindeki dönüşüme yönelik yapılabilecek bir diğer analiz de partinin 2015 ve 2023 seçimlerindeki performansını CHP ve AK Parti’ye göre değerlendirmek. Bu analize göre 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti’nin en çok oy aldığı ilk 10 ilde MHP’nin oy ortalaması %19,4 olmuştur. Buna karşılık 14 Mayıs 2023 seçimlerinde bu oran %14,2’ye düşmüştür. 2015’te CHP’nin en çok oy aldığı ilk 10 ilde MHP’nin oyu %17 olurken bu oran 2023’te %8,1’e gerilemiştir.

Yukarıda yer verilen analizler, bugün “Terörsüz Türkiye” ve yeni anayasa yapımı gibi konularda beraber hareket edeceklerini söyleyen MHP ve AK Parti iş birliği açısından son derece önemlidir. Zira yukarıda bölge bazlı sosyo‑ekonomik gelişmişliğe göre analizlere yer verilmiştir. Fakat seçmen profilindeki söz konusu benzeşme, sadece sosyo‑ekonomik değil, kavramsal ve siyasal meseleler bakımından da kendini göstermektedir. Seçmen profilindeki bu benzeşme, yeni anayasayı tasarlayan iradenin zihin dünyasına ilişkin ipucu vermesi açısından da kritik öneme sahiptir.

Seçmen bazında belirli siyasal ve kavramsal boyutlarda yaşanan benzeşmeyi ortaya koyabilmek için başvurabileceğimiz kaynaklardan bir tanesi Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün 10 Ekim 2024 tarihinde yayınlanan Toplum 2024 araştırmasıdır. Söz konusu araştırmada ankete katılan bireylere saltanatın/padişahlığın kaldırılıp cumhuriyetin kurulmuş olması hakkındaki görüşleri sorulmuştur. İlgili soruya verilen cevapların parti seçmenlerine göre kırılımı aşağıda verilmiştir.

Grafik 3’te görüldüğü üzere, “Saltanatın/padişahlığın kaldırılıp cumhuriyetin kurulmasını ne kadar doğru buluyorsunuz?” sorusuna bütün partilerin seçmen tabanında güçlü bir kabul düzeyi var. Ancak belirli parti seçmenlerinde bu gelişmeyi yanlış bulanların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Bu partiler MHP, AK Parti, DEM Parti ve YRP olarak karşımıza çıkmaktadır. Belirtmek gerekir ki; söz konusu parti seçmenleri içerisinde “ne doğru ne de yanlış buluyorum” diyenlerin oranı da oldukça yüksektir. Bu yüksek olumsuz kanaat, saltanatın kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı gibi Türkiye’nin siyasi tarihindeki en kritik dönüm noktalarına dönük demokratik kabulün Türkiye’deki kesimlerde homojen olmadığını, özellikle Yeniden Refah ve DEM Parti tabanı başta olmak üzere MHP ve AK Parti tabanın bir kısmında belirgin şekilde cumhuriyet değerlerine yönelik bir direnç olduğunu ortaya koyuyor.

Seçmen profilindeki benzeşmeye örnek gösterilebilecek bir diğer konu yine aynı çalışmada sorulan Atatürk’e ilişkin sorudur. Ankete katılan bireylere Atatürk hakkındaki görüşleri sorulmuş ve ilgili cevaplar parti tercihlerine göre analiz edilmiştir. Aşağıda yer alan Grafik 4 söz konusu sonuçları vermektedir.

İlgili grafikte görüleceği üzere Atatürk, toplum nezdinde çok yüksek bir kabul oranına sahiptir. Buna karşılık YRP ve DEM Parti seçmenleri başta olmak üzere MHP ile AK Parti tabanında, Atatürk’e olumsuz bakanların oranı diğer partilere kıyasla daha yüksektir. Ayrıca “Ne olumlu ne olumsuz” diyenlerin oranı da bu partilerde belirgin biçimde fazladır. Bu durum, seçmen profili ölçeğinde ortaya çıkan yakınsamayla birlikte zihin dünyasına dair önemli ipuçları sunmaktadır.

Sonuç olarak, 2015’ten bu yana MHP’nin seçmen yapısında hem coğrafi-sosyo‑ekonomik hem de ideolojik düzeyde kayda değer bir evrim yaşanmıştır. Yapılan analizler MHP’nin sanayi ve ticaretin yoğun olduğu gelişmiş illerde oy kaybı yaşadığını, oy artışlarının ise gelişmişlik ortalamasının altında kalan bölgelerde olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan MHP’nin büyük şehirlerden önemli ölçüde çekilerek “taşralaştığını”, bu taşralaşma sürecinin AK Parti ile kurulan ittifakın avantajıyla eriyen iktidar partisi oyları için “güvenli liman” oluşturması ile paralel ilerlediği görülmektedir. MHP taşraya çekildikçe ve eski seçmenlerini büyük ölçüde İYİ Parti ve Zafer Partisi’ne kaybedince “sorgulayan seçmen” baskısından uzaklaşmış görünüyor. Bu uzaklaşma ve seçmen kaybının AK Parti’nin eriyen oylarının belli ölçüde MHP’ye akışıyla tolere edilebildiği için de parti seçmen destek oranını kaybetmemiş durumda. MHP’nin seçmen destek oranını kaybetmemesi nasıl bir gerçeklik ise 10 yıl önceki seçmen profilinin büyük ölçüde değişmesi, eski AK Parti seçmeninin söz konusu partiyi destekleyenler içindeki en büyük grubu oluşturması da bir gerçeklik olarak değerlendirilebilir.