Dilimize “Büyük Ayrışma” olarak tercüme edilebilecek olan “The Great Divergence” kavramı, tarihi süreç içerisinde Batı Avrupa toplumları ve dünyanın geri kalanı arasında yaşam standartları ve üretkenlik gibi alanlarda meydana gelen farklılaşmayı işaret etmek için kullanılmıştır. Kimilerine göre 1500’lerde kimilerine göreyse 1800’lerde başlayan bu farklılaşma için pek çok neden ileri sürülmüştür. Bugün itibarıyla Batı Avrupa gibi sınırlı bir coğrafyadan ziyade ‘’gelişmiş ülkeler’’ ve ‘’diğerleri’’ arasında ekonomik açıdan oluşan farklılıklar göze çarpmaktadır. Peki, tarihi süreç içerisinde ekonomik açıdan meydana gelen bu farklılaşma günümüzde nasıl seyretmektedir? Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hızla küreselleşen dünyada ülkelerin gelir düzeyleri arasındaki fark ne yönde gelişmektedir? Bu yazı, Türkiye’nin konumunu da gözeterek yakın tarihte ülkeler arasında ekonomik açıdan bir ayrışmanın devam edip etmediğini analiz etmektedir.
Dünya Bankası verilerine göre 1960 senesinde 450 Amerikan doları olan küresel kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH), 2023 senesi itibarıyla 13.138 Amerikan dolarına ulaşmış durumdadır. Buna karşılık ülkeler gelir düzeylerine göre gruplandığında, söz konusu iyileşme bütün ülkelerde ortaya çıkan bir durum değildir. 1960-2023 arası dönemde gelir gruplarına göre sınıflandırılan ülkelerde ortalama kişi başına düşen GSYİH’nin gelişimine bakıldığında iki önemli hususu ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, dünya GSYİH’nın ortalamasındaki artış çok büyük oranda üst gelir grubuna mensup ülkelerdeki gelir artışından kaynaklanmaktadır. İkinci önemli husus, orta-alt ve alt gelir grubuna mensup ülkelerin ekonomik koşullarını iyileştirmede uzun süredir büyük zorluk çektiği gerçeğidir.

1960 ve 2023 senelerinde farklı gelir gruplarını oluşturan ülkelerin ortalama kişi başına düşen GSYİH’larına bakıldığında, üst gelir grubunun ortalaması 1.204 Amerikan dolarından 48.220 Amerikan dolarına yükselmiştir. İlgili yıllarda dünya ortalaması ile üst gelir grubu arasındaki fark 753 Amerikan dolarından 35.082 Amerikan dolarına yükselmiştir.
Farklı gelir grupları arasında neden böyle bir ayrışma oluştu, ülke bazında yapılan analizler bu duruma açıklık getirmeye yardımcı olmaktadır. Ülkelerin 1960-2023 seneleri arasında sergilediği ekonomik performans bu durumu açıklayabilir. Ülkelerin kişi başına düşen GSYİH’larını ABD’nin GSYİH’sına bölünmesiyle aynı dönemde ülkelerin yakaladıkları büyüme oranlarının ortalaması kıyaslandığında ülkeler bazında ayrışan durum gözler önüne serilmektedir. 1960 senesi itibarıyla kişi başına düşen GSYH’nin büyüklüğü bakımından ABD’ye yakın olan, dikdörtgen içerisine alınmış bir dizi ülke, 1960-2023 arası dönemde ABD’ye yakın büyüme oranları yakalamıştır. Buna karşılık bu grubun dışında kalan ve refah düzeyi olarak ABD’ye kıyasla çok geride olan ülkeler farklı ekonomik performanslar ortaya koymuştur. Bir grup ülke, gelişmiş ekonomilerden anlamlı ölçüde yüksek büyüme oranları yakalamakta zorlanmış hatta bazı ülkeler küçülme yaşamıştır. Buna karşılık Çin, Güney Kore, Singapur, İrlanda, Botsvana gibi sınırlı sayıda bazı ülkeler gelişmiş ekonomilere kıyasla yüksek büyüme oranları yakalamış ve aralarındaki farkı kapatmayı başarabilmiştir. Türkiye, yakaladığı %2,91’lik oranla söz konusu dönemde dünya ortalamasının (%1,86) üzerinde büyümüştür. Buna karşılık üst gelir grubuna mensup ülkelerle arasındaki farkı kapatmak için gerekli olan büyüme oranlarına erişememiştir.

Refah düzeyi yüksek ve gelişmiş ekonomiler birbirine yakın oranlarda ve istikrarlı şekilde büyümeye devam ederken dünyanın önemli bir bölümü onları yakalayacak gerekli ekonomik performansı göstermekten son derece uzaktadır. O dönem için görece geride olan ekonomilerden çok sınırlı bir bölümü aradaki gelir farkını kapatabilecek kadar önemli aşamalar kaydedebilmiştir.
Sınırlı sayıda ülkenin sergilemiş olduğu bu başarılı performans söz konusu ülkelerin üst gelir gruplarına geçmesiyle sonuçlanmıştır. Buna karşılık 1995-2023 senelerine ait veriler, ülkelerin büyük çoğunluğunun bir üst gelir grubuna geçmekte ve farkı kapatmakta ne kadar zorlandığını göstermektedir. Estonya, Çekya ve Suudi Arabistan’ın bulunduğu grup, 1995 senesinde orta-üst gelir grubunda yer alırken yakaladıkları ekonomik büyüme neticesinde 2023 senesi itibarıyla üst gelir grubuna geçmiştir. 1995 itibarıyla orta-alt gelir grubunda bulunan üç ülke; Rusya, Romanya ve Bulgaristan, aradan geçen sürede iki kategori birden atlayarak üst gelir grubuna çıkmıştır. Buna karşılık ülkemiz aynı dönemde ancak orta-alt gelir grubundan orta-üst gelir grubuna çıkmayı başarabilmiştir. Dünya ortalaması her iki dönemde de orta-üst gelir grubu eşik değerlerinin içerisinde kalmıştır.
Yukarıda sayılan bu başarılı örneklere karşılık ülkelerin önemli bir bölümü uzun süredir alt ve orta gelir grubunda takılı kalmıştır ve üst gelir grubuna çıkma konusunda problem yaşamaktadır.
Not: Grafiğin okunabilir olması açısından her iki dönemde de üst gelir gurubunda yer alan bütün ülkelere yer verilmemiştir.
2031 yılına kadar olan süreçte ülkelerin ekonomik büyümelerine ilişkin Harvard Growth Lab’in tahminlerine göre; Çin, Vietnam, Endonezya ve Hindistan ile birkaç Afrika ülkesinin söz konusu dönemde önemli büyüme oranları yakalayacaktır. Buna karşılık tahminlere göre gelişmiş ekonomiler %2-3 aralığında değişen oranlarla büyümeye devam edecektir. Türkiye, %4,34’lük büyüme tahminiyle analize konu edilen 133 ülke arasında 20. sıradadır. Tahminlere göre bazı Uzak Doğu Asya ülkeleri dışında diğer ülkelerin önemli bir çoğunluğu üst gelir grubuna yakınsamak için gerekli olan ekonomik büyüme oranlarından uzak bir performans çizecektir. Bu tablo ülkeler arasındaki gelir farkının önümüzdeki dönemde artarak devam edeceğini göstermektedir.

Söz konusu analizler ülkelerin gelir düzeyleri arasındaki farkın gittikçe arttığını doğrulamaktadır. Bu analizlere göre, Doğu Avrupa ve Baltık bölgeleri dışında sınırlı sayıda ülkenin önemli ekonomik gelişmeler kaydedebildiği buna karşılık gelişmiş ekonomilerin büyümeye devam ettikleri görülmektedir. Üst gelir grubuna mensup ülkeler her sene yakaladıkları istikrarlı büyüme neticesinde gelirlerini artırabilmektedir. Buna karşılık geri kalan ülkelerin önemli bir bölümü ülkelerine seviye atlatacak ekonomik kazanımlar elde etmekte zorlanmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da üst gelir grubuna mensup ülkelerle diğerleri arasındaki fark açılarak devam etmektedir. Türkiye, her geçen sene üst gelir grubundaki ülkelerle açılan gelir farkını kapatabilmek için istikrarlı şekilde önemli büyüme oranları yakalamalıdır. Bu yazıda yer verilen analizler göstermektedir ki; istikrarlı ve yüksek büyüme sağlanamadığı sürece Türkiye’nin üst gelir grubuna mensup toplumlarla arasındaki ekonomik fark açılarak devam edecektir.
Kaynak:
- Harvard.edu. (2024). The Atlas of Economic Complexity by @HarvardGrwthLab. Available at: https://atlas.cid.harvard.edu/growth-projections
- Romer, P.M. (1994). The Origins of Endogenous Growth. Journal of Economic Perspectives, 8(1), pp.3–22.
- Worldbank.org. (2024). World Development Report 2024: The Middle-Income Trap.
Available at: https://www.worldbank.org/en/publication/wdr2024 - Peer Vries (2010). The California School and Beyond: How to Study the Great Divergence? History Compass, 8(7), pp.730–751.